*
Denizin rahminde yüzen gemiler
Yavaş dediğinde
Yavaşladı
Uçuruma giden ayaklarım.
Ne vakit bozsam namazı
Hızlandı adımlarım.
*
28.11.2006
26.11.2006
Üç
*
Cebrail
O kutlu melek
O kutlu Peygamberi
Sıkıp salıverdiğinde
Öğrendik
Sıkıntılar nelere dokunur
Hira kalb olunca
Neler bilir insan
Alfabesiz nasıl okunur kainat
O kutlu melek
O kutlu Peygamberi
Sıkıp salıverdiğinde
Öğrendik
Sıkıntılar nelere dokunur
Hira kalb olunca
Neler bilir insan
Alfabesiz nasıl okunur kainat
*
Hicâp
*
Meşhûd olan
Sema-ı zatil-buruç
Yevm-i mev-ûd vardı
Şahid olan
Çağrısına varılmamış ezâna
Dile gelmemiş güzel sözün
Kırgınlığı vardı
Rahmet sağnağında bizi utandıran
Merhamet sağnağında bizi utandıran
Sevilmemiş kardeşlerdi.
*
Meşhûd olan
Sema-ı zatil-buruç
Yevm-i mev-ûd vardı
Şahid olan
Çağrısına varılmamış ezâna
Dile gelmemiş güzel sözün
Kırgınlığı vardı
Rahmet sağnağında bizi utandıran
Merhamet sağnağında bizi utandıran
Sevilmemiş kardeşlerdi.
*
Söğüt
*
Rahmetinden en çok nasibini alan
Dalları rûkûda
Gövdesi kıyamda hep
Bir yağmur gibi söğüt
Köpeklerin olmadığı sokaklarda yetişen
Kim demiş söğütler kılmaz namaz
Yoktur onlarda beddua
Fısıltıdır o söğütlerde
Hayraysa kalplerde
Şerreyse midelerin dibinde
Kaç mide var insanda
Hepsinde bir tevbe nuruyla parlayan
Kaç kalp var insanda
Hepsinde şerre leke.
*
Rahmetinden en çok nasibini alan
Dalları rûkûda
Gövdesi kıyamda hep
Bir yağmur gibi söğüt
Köpeklerin olmadığı sokaklarda yetişen
Kim demiş söğütler kılmaz namaz
Yoktur onlarda beddua
Fısıltıdır o söğütlerde
Hayraysa kalplerde
Şerreyse midelerin dibinde
Kaç mide var insanda
Hepsinde bir tevbe nuruyla parlayan
Kaç kalp var insanda
Hepsinde şerre leke.
*
Çam
*
Tebessüm alaylamaydı tıpkı
Çam iğnelerine benzeyen.
Kendini koruduğu gibi
Ötekini uyandıran.
Tebessüm oldu çam
Çamlar tebessüm oldu
Acı tebessüm.
Yeşilinde, kabuğunda, sağlamlığında
Tatlısı tebessümün
Rüzgârla ettiği muhabbetinde
huuuu…
huuuu...
huuuu...
ne muhabbet.
*
Tebessüm alaylamaydı tıpkı
Çam iğnelerine benzeyen.
Kendini koruduğu gibi
Ötekini uyandıran.
Tebessüm oldu çam
Çamlar tebessüm oldu
Acı tebessüm.
Yeşilinde, kabuğunda, sağlamlığında
Tatlısı tebessümün
Rüzgârla ettiği muhabbetinde
huuuu…
huuuu...
huuuu...
ne muhabbet.
*
Çınar
*
Şehirde bizim çınar
Gölgelik olsun muhabbet
Sağlam çınar
Namazda duada kökler
Toprağı kavrayışında aşkın
Şiddeti.
Şiddeti aşkın ölüme şarılışında.
Sabredişinde bir oyalanma.
Miskin değil.
Kim geliyor altından kim geçiyor yazıyor.
Yazar çınar kalbine en nadide
Narin şiirleri yolcuların kalplerinde
Sağlam o var ya, çok sağlam çınar
*
Şehirde bizim çınar
Gölgelik olsun muhabbet
Sağlam çınar
Namazda duada kökler
Toprağı kavrayışında aşkın
Şiddeti.
Şiddeti aşkın ölüme şarılışında.
Sabredişinde bir oyalanma.
Miskin değil.
Kim geliyor altından kim geçiyor yazıyor.
Yazar çınar kalbine en nadide
Narin şiirleri yolcuların kalplerinde
Sağlam o var ya, çok sağlam çınar
*
Sarmaşık
*
Ma’şûk’un Aşk’ını sarışında
Sarmaşığın dünyayı sarışında
Zerreler dolup tâd olunca
Görünen hep benim Yar’im ola.
*
Ma’şûk’un Aşk’ını sarışında
Sarmaşığın dünyayı sarışında
Zerreler dolup tâd olunca
Görünen hep benim Yar’im ola.
*
22.11.2006
kuyunun dibine kanaat edip İpe kavuşmayı ümit etmek
*
dibe kanaat edip
yola burdan gireceğim
utancın kırmızısı
ihanetin tarifsizliği
kalbimi oluk oluk kanatırken
dermanım olsun kanaat etmek
öyle ya
Nasihatlerin birini olsun
tutaydın
işideydin
burda işin ne
aç kulaklarını
artık duymuyorum deme
sık yumruklarını
tutamıyorum deme
dibe kanaat edip
yola burdan gireceğim
utancın kırmızısı
ihanetin tarifsizliği
kalbimi oluk oluk kanatırken
dermanım olsun kanaat etmek
öyle ya
Nasihatlerin birini olsun
tutaydın
işideydin
burda işin ne
aç kulaklarını
artık duymuyorum deme
sık yumruklarını
tutamıyorum deme
*
sana ne
*
kim gibi yazdın şiirleri
sen bakbakayım
kim gibi konuştun
söyle yerken neyi düşler
kaçarken hangi türküyü
söylersin
*
kim gibi yazdın şiirleri
sen bakbakayım
kim gibi konuştun
söyle yerken neyi düşler
kaçarken hangi türküyü
söylersin
*
arayış
*
rengini bilmeyen bir
denize benzer saçlarım
kaşlarım
göz kapaklarım
bana
ne yapmak gerek
benim
sesim nerde
*
rengini bilmeyen bir
denize benzer saçlarım
kaşlarım
göz kapaklarım
bana
ne yapmak gerek
benim
sesim nerde
*
Zirveleri Armağan Eden
Zirvelerde kılınan namazlar gelir
Akdeniz’den
Dağların duaları vardır
Kainatı gözlerime açan
Özler saklıdır
Özlerin içinde
Denizle havanın
Havayla dağların
'Bir' leştiği yerlerde
İyi bakınca gördüğüm
Yâr'im'dir
Sonsuz bucağında bulutların
Derinlerdedir
ve Göklerde
Bir şiire
zirveleri armağan eden
Şehirlerde Ölürken
Doğanın kucağına kaçmıştı Van Gogh
En çok ölümü tatmak için
Soran olsaydı saymadım diyecekti
Kaç kere öldüm
Kaç kere bağladım şehirleri birbirlerine
Portrelerini çizdiklerimden aldım
Sizin vermekten korktuğunuz şeyi
Gördükçe şehirlere uzak yüzünü Van Gogh’un
Kulağımı kesip aynalar dolaştım
Konuşmak için kendimle
Ölümler üzerine
Şiirler yazarım diye düşündüm
İstanbul’a yolum düşünce
İstanbul çünkü kabartırdı
Deniz gibi özümün en derin damarlarını
Damarlarım çatlayacak olunca
Dönerdim ancak
Ankara’ya
Pis
İsli
Sisli
Beton olmuş duygular
Üşüşürdü buradayken
Bağlayamazdı Van Gogh
İstanbul’u Ankara’yı
21.11.2006
başlarken
hakkımda
Çağın tüm hastalıklarını üzerinde taşıyan taşımış olan taşımakta olan ve onlara direnme gayreti içinde olan biri olarak yaşadıklarım düşündüklerim konuştuklarım yazdıklarım bir kardeşime şifa olur niyetiyle böyle bir blog açma trendine kapılmış biriyim. tabii kardeşlerimin bana nasihatlerinin, tecrübelerinin ne kadar çok faydası dokunuyorsa benim de onlara faydam dokunur ümidindeyim. inşallah bunda başarılı olurum. derdimiz muhabbet etmek. Bismillah deyip gayrete gelelim bir bakalım Mevlam neyler neylerse güzel eyler. hem ben belki bir eser vermenin saadetiyle çıkarım Rabbım huzuruna. yaşım yirmi dört, ecel ne zaman gelir bulur bizi beklerken bi gayret bişeyler yazmanın muhabbet etmenin güzelliğini yaşamaktan geri durmayalım. işin özünü samimiyetle muhabbet etmekte sabitleyelim de aramıza kelimelerimizin cümlelerimizin arasına sahtelik, ucuzluk,yalan,haram karışmasın. safları öyle bir sıklaştıralım ki kovulmuş olan şöyle bir baktıktan sonra bizi aldatamayacağını anlayıp başka yere gitsin. muhabbetimizin şiddetini artırsın Rabbim Allah her geçen gün saat dakkika..her nefes alışta ve bereketini..samimiyetini..samimiyetini..samimiyetini..Amin. Bismillahirrahmanirrahim.
..
Çağın içinde bulunduğu gafleti, bu gafletin buyutlarını
hakikaten anlatmak çok zor. Her taraftan saldırılıyor. Bozulma bozgunculuk her
yerde. İşte böyle cahiliye dönemlerinde Allah'u Tealâ Peygamber göndermiştir
şimdiye kadar. Ama son peygamber, Peygamber efendimiz Hz. Muhammet (SAS)den
sonra peygamber gelmeyeceği bize bildirilmiştir. Bu cahiliye dönemleri daha
evvelki asırlarda da yaşanmış...bu kritik bunalımlı dönemlerde bir çok alimimiz
yaşanan şeylerdeki haramı, sapkınlıkları farkedip bazı tavsiyelerde
bulunmuşlar. Bu tavsiyeler elbette Kur'an'a ve Sünnet'e riayette ki, itaatteki
aksaklıkların giderilmesi... haramdan, yalandan, nefse uymaktan kaçınılması
üzere gerçekleşmiş. Ben bunların içinde Gazali'nin alimler arasında başlayan
nefsi atışmaların, mücadelenin, alimlerdeki yozlaşmanın cemaate ne kadar zarar
verdiğine dair şikayetlerini önemsiyorum. Gazali bu tespiti ardından İhya'u
Ûlûmiddin'i yazıyor. Doğrusu böyle dönemler bizim yaşadığımız döneme çok
beziyor. Allah Rızası için yazılıp okunmayan her asırda hem alimler hem cemaat
fena halde cahilliğe, sapkınlığa,azğınlığa kapılmış. Ve bu ortam içinde yazılan
okunan her şeye nefsler nüfus etmiş, doğrular hakikatler nefsin bekası için
birer silah durumuna alçaltılmış, terbiyesizliğin dik alası buralarda cereyan
etmiştir. Bu içinde bulunduğumuz asırda böyle bir asır zannımca. Bu yüzden okuma
yapmak konusunda çok titiz davranıyorum. Evvela şunu söylemek isterim ki
"rızkın helalinden yiyiniz" mealindeki hadisin bu bağlamda anlamına
dikkat çekmek isterim. Ortamın bu denli bulanık, sapkın olduğu dönemler bir
okur için helal, yani temiz, yani Allah'ın hoşnutluğuna yönlendiren, içinde
yalanın, nefsi arzuların az veya hiç olmadığı metinler bulmak zor hatta
imkansızdır nerdeyse. Bu yüzden de Kur'an ve hadis öncelenir. Anlama gayretleri
hadislere ve ayetlere yöneltilir. Zira onlar Allah'ın ve Allah'ın Rasül'ünün
kelamı olması hasebiyle tertemizdirler. Mükemmel, bütün kusur ve noksanlardan
münezzehtirler. Helaldirler yani. Onu bünyeye almak tertemiz bir rızk ile
rızklanmak demektir. İçinde yalan, nefs vs şeylerin zerresi yoktur. Bu yüzden
biz de piyasaya pek itibar etmeyen bir tavra kolayca meylediyoruz ve Kur'an'a
Hadislere ve onlar üzerinde düşünmeye gayretimizi yöneltiyoruz. Bu durumda
birilerinin bizi bağnazlıkla, geri kalmışlıkla itham etmesineyse gülüp geçiyor,
Peygamber Efendimizin yolunda yürüyen ariflerin alimlerin azizlerin peşine
gidiyoruz. inşallah tabi. isteyen gelsin...zira zorla güzellik olmaz.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)