hakkımda
Çağın tüm hastalıklarını üzerinde taşıyan taşımış olan taşımakta olan ve onlara direnme gayreti içinde olan biri olarak yaşadıklarım düşündüklerim konuştuklarım yazdıklarım bir kardeşime şifa olur niyetiyle böyle bir blog açma trendine kapılmış biriyim. tabii kardeşlerimin bana nasihatlerinin, tecrübelerinin ne kadar çok faydası dokunuyorsa benim de onlara faydam dokunur ümidindeyim. inşallah bunda başarılı olurum. derdimiz muhabbet etmek. Bismillah deyip gayrete gelelim bir bakalım Mevlam neyler neylerse güzel eyler. hem ben belki bir eser vermenin saadetiyle çıkarım Rabbım huzuruna. yaşım yirmi dört, ecel ne zaman gelir bulur bizi beklerken bi gayret bişeyler yazmanın muhabbet etmenin güzelliğini yaşamaktan geri durmayalım. işin özünü samimiyetle muhabbet etmekte sabitleyelim de aramıza kelimelerimizin cümlelerimizin arasına sahtelik, ucuzluk,yalan,haram karışmasın. safları öyle bir sıklaştıralım ki kovulmuş olan şöyle bir baktıktan sonra bizi aldatamayacağını anlayıp başka yere gitsin. muhabbetimizin şiddetini artırsın Rabbim Allah her geçen gün saat dakkika..her nefes alışta ve bereketini..samimiyetini..samimiyetini..samimiyetini..Amin. Bismillahirrahmanirrahim.
..
Çağın içinde bulunduğu gafleti, bu gafletin buyutlarını
hakikaten anlatmak çok zor. Her taraftan saldırılıyor. Bozulma bozgunculuk her
yerde. İşte böyle cahiliye dönemlerinde Allah'u Tealâ Peygamber göndermiştir
şimdiye kadar. Ama son peygamber, Peygamber efendimiz Hz. Muhammet (SAS)den
sonra peygamber gelmeyeceği bize bildirilmiştir. Bu cahiliye dönemleri daha
evvelki asırlarda da yaşanmış...bu kritik bunalımlı dönemlerde bir çok alimimiz
yaşanan şeylerdeki haramı, sapkınlıkları farkedip bazı tavsiyelerde
bulunmuşlar. Bu tavsiyeler elbette Kur'an'a ve Sünnet'e riayette ki, itaatteki
aksaklıkların giderilmesi... haramdan, yalandan, nefse uymaktan kaçınılması
üzere gerçekleşmiş. Ben bunların içinde Gazali'nin alimler arasında başlayan
nefsi atışmaların, mücadelenin, alimlerdeki yozlaşmanın cemaate ne kadar zarar
verdiğine dair şikayetlerini önemsiyorum. Gazali bu tespiti ardından İhya'u
Ûlûmiddin'i yazıyor. Doğrusu böyle dönemler bizim yaşadığımız döneme çok
beziyor. Allah Rızası için yazılıp okunmayan her asırda hem alimler hem cemaat
fena halde cahilliğe, sapkınlığa,azğınlığa kapılmış. Ve bu ortam içinde yazılan
okunan her şeye nefsler nüfus etmiş, doğrular hakikatler nefsin bekası için
birer silah durumuna alçaltılmış, terbiyesizliğin dik alası buralarda cereyan
etmiştir. Bu içinde bulunduğumuz asırda böyle bir asır zannımca. Bu yüzden okuma
yapmak konusunda çok titiz davranıyorum. Evvela şunu söylemek isterim ki
"rızkın helalinden yiyiniz" mealindeki hadisin bu bağlamda anlamına
dikkat çekmek isterim. Ortamın bu denli bulanık, sapkın olduğu dönemler bir
okur için helal, yani temiz, yani Allah'ın hoşnutluğuna yönlendiren, içinde
yalanın, nefsi arzuların az veya hiç olmadığı metinler bulmak zor hatta
imkansızdır nerdeyse. Bu yüzden de Kur'an ve hadis öncelenir. Anlama gayretleri
hadislere ve ayetlere yöneltilir. Zira onlar Allah'ın ve Allah'ın Rasül'ünün
kelamı olması hasebiyle tertemizdirler. Mükemmel, bütün kusur ve noksanlardan
münezzehtirler. Helaldirler yani. Onu bünyeye almak tertemiz bir rızk ile
rızklanmak demektir. İçinde yalan, nefs vs şeylerin zerresi yoktur. Bu yüzden
biz de piyasaya pek itibar etmeyen bir tavra kolayca meylediyoruz ve Kur'an'a
Hadislere ve onlar üzerinde düşünmeye gayretimizi yöneltiyoruz. Bu durumda
birilerinin bizi bağnazlıkla, geri kalmışlıkla itham etmesineyse gülüp geçiyor,
Peygamber Efendimizin yolunda yürüyen ariflerin alimlerin azizlerin peşine
gidiyoruz. inşallah tabi. isteyen gelsin...zira zorla güzellik olmaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
adaletli olun!