21.11.2006

başlarken

hakkımda

Çağın tüm hastalıklarını üzerinde taşıyan taşımış olan taşımakta olan ve onlara direnme gayreti içinde olan biri olarak yaşadıklarım düşündüklerim konuştuklarım yazdıklarım bir kardeşime şifa olur niyetiyle böyle bir blog açma trendine kapılmış biriyim. tabii kardeşlerimin bana nasihatlerinin, tecrübelerinin ne kadar çok faydası dokunuyorsa benim de onlara faydam dokunur ümidindeyim. inşallah bunda başarılı olurum. derdimiz muhabbet etmek. Bismillah deyip gayrete gelelim bir bakalım Mevlam neyler neylerse güzel eyler. hem ben belki bir eser vermenin saadetiyle çıkarım Rabbım huzuruna. yaşım yirmi dört, ecel ne zaman gelir bulur bizi beklerken bi gayret bişeyler yazmanın muhabbet etmenin güzelliğini yaşamaktan geri durmayalım. işin özünü samimiyetle muhabbet etmekte sabitleyelim de aramıza kelimelerimizin cümlelerimizin arasına sahtelik, ucuzluk,yalan,haram karışmasın. safları öyle bir sıklaştıralım ki kovulmuş olan şöyle bir baktıktan sonra bizi aldatamayacağını anlayıp başka yere gitsin. muhabbetimizin şiddetini artırsın Rabbim Allah her geçen gün saat dakkika..her nefes alışta ve bereketini..samimiyetini..samimiyetini..samimiyetini..Amin. Bismillahirrahmanirrahim.

..

Çağın içinde bulunduğu gafleti, bu gafletin buyutlarını hakikaten anlatmak çok zor. Her taraftan saldırılıyor. Bozulma bozgunculuk her yerde. İşte böyle cahiliye dönemlerinde Allah'u Tealâ Peygamber göndermiştir şimdiye kadar. Ama son peygamber, Peygamber efendimiz Hz. Muhammet (SAS)den sonra peygamber gelmeyeceği bize bildirilmiştir. Bu cahiliye dönemleri daha evvelki asırlarda da yaşanmış...bu kritik bunalımlı dönemlerde bir çok alimimiz yaşanan şeylerdeki haramı, sapkınlıkları farkedip bazı tavsiyelerde bulunmuşlar. Bu tavsiyeler elbette Kur'an'a ve Sünnet'e riayette ki, itaatteki aksaklıkların giderilmesi... haramdan, yalandan, nefse uymaktan kaçınılması üzere gerçekleşmiş. Ben bunların içinde Gazali'nin alimler arasında başlayan nefsi atışmaların, mücadelenin, alimlerdeki yozlaşmanın cemaate ne kadar zarar verdiğine dair şikayetlerini önemsiyorum. Gazali bu tespiti ardından İhya'u Ûlûmiddin'i yazıyor. Doğrusu böyle dönemler bizim yaşadığımız döneme çok beziyor. Allah Rızası için yazılıp okunmayan her asırda hem alimler hem cemaat fena halde cahilliğe, sapkınlığa,azğınlığa kapılmış. Ve bu ortam içinde yazılan okunan her şeye nefsler nüfus etmiş, doğrular hakikatler nefsin bekası için birer silah durumuna alçaltılmış, terbiyesizliğin dik alası buralarda cereyan etmiştir. Bu içinde bulunduğumuz asırda böyle bir asır zannımca. Bu yüzden okuma yapmak konusunda çok titiz davranıyorum. Evvela şunu söylemek isterim ki "rızkın helalinden yiyiniz" mealindeki hadisin bu bağlamda anlamına dikkat çekmek isterim. Ortamın bu denli bulanık, sapkın olduğu dönemler bir okur için helal, yani temiz, yani Allah'ın hoşnutluğuna yönlendiren, içinde yalanın, nefsi arzuların az veya hiç olmadığı metinler bulmak zor hatta imkansızdır nerdeyse. Bu yüzden de Kur'an ve hadis öncelenir. Anlama gayretleri hadislere ve ayetlere yöneltilir. Zira onlar Allah'ın ve Allah'ın Rasül'ünün kelamı olması hasebiyle tertemizdirler. Mükemmel, bütün kusur ve noksanlardan münezzehtirler. Helaldirler yani. Onu bünyeye almak tertemiz bir rızk ile rızklanmak demektir. İçinde yalan, nefs vs şeylerin zerresi yoktur. Bu yüzden biz de piyasaya pek itibar etmeyen bir tavra kolayca meylediyoruz ve Kur'an'a Hadislere ve onlar üzerinde düşünmeye gayretimizi yöneltiyoruz. Bu durumda birilerinin bizi bağnazlıkla, geri kalmışlıkla itham etmesineyse gülüp geçiyor, Peygamber Efendimizin yolunda yürüyen ariflerin alimlerin azizlerin peşine gidiyoruz. inşallah tabi. isteyen gelsin...zira zorla güzellik olmaz.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

adaletli olun!